MÜSAHİBƏ- Birol Dok

MÜSAHİBƏ- Birol Dok

1. Əfəndim! Öncelikle hoş gelmişsiniz. Kendinizden kısaca bahsedermisiniz?

2. Azerbaycana gelişiniz iki kardeş ülke arasındaki birlik ve dayanışmanın sembolleştiği seminerler çerçevesinde gerçekleşti. Bu tür seminerler ne vadediyor?

3. Türk ve Akraba Toplulukları koordinatörlüğüne yıllarını vermiş biri olarak türkdilli halklar ve akraba topluluklarının, özellikle de Azerbaycanla Türkiyenin geçmişten bugüne kardeşlik serüvenini nasıl degerlendire bilirsiniz?

4. Bu gün yetişmekte olan gençlerimiz ecdadın kardeşlik ruhunu yaşatabilecekmi acaba? Birol hoca bu konuda ne düşünüyor?

5. Birlik-deraberlik, dayanışma ve kardeşlik ruhunu zirvelere taşıma adına ne tür faaliyetler hayata geçirilebilir, nelere dikkat edilmeli?

6. Zamanınızı bize ayırdığınız için, duyğu ve fikirlerinizi “İrfan” okuyucuları ile paylaştığınız için teşekkür ederiz. Her zaman ağırlamaktan onur duyarız.   

CEVAPLAR

1-011920091333288410000

 

1963 yılında Türkiye’nin başkenti Ankara’da doğdum.

 Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam ve İslam Felsefesi Bölümü’nden mezun olduktan sonra Yedek Subay Askerlik hizmetinin ardından İstanbul Özel Tercüman Lisesi ve Ankara Özel Arı Lisesi’nde öğretmen olarak görev yaptım

1992–1997 yılları arasında Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde Araştırma Görevlisi olarak çalıştım. Bu bölümde Felsefe Yüksek Lisansını tamamladım

1997 yılından 2011 yılına kadar Başbakanlık Müşaviri olarak Türk Cumhuriyetleri ile Türk ve Akraba Topluluklarından Öğrenci Getirme Projesi Koordinatörlüğü görevini deruhte ettim Çeşitli hükümetlerde 10 bakana danışmanlık yaptım.

 2001 yılından 2016 yılına kadar TRT’de Program Danışmanlığı ve Yapımcılığı görevlerini de yürüttüm.

 “Nietzsche’nin Nihilizmi” adlı bir kitabım yayınlanmıştır.  Ayrıca, Türk kültür coğrafyaları başta olmak üzere bir çok konuda çok sayıda yayınlanmış makalem bulunmaktadır.

 Halen Başbakanlık Müşaviri olarak görev yapmaktayım.

2-Tabii ki öncelikle şunu belirtmek isterim ki; Talebe Yardım Fondu’nun organizasyonunu gerçekleştirdiği böyle bir faaliyette bulunmaktan ötürü son derece mutlu oldum. Başta Muhterem Ahmet Tecim Beyefendi olmak üzere tüm emeği geçenlere teşekkürü bir borç bilirim. Bu tarz seminer ve benzeri faaliyetler; Türkiye ile Azerbaycan kardeşliğinin her daim canlı olduğunun bir göstergesidir. İki kardeş ülkenin her konuda aynı hissiyatı duymaları ve aynı tepkileri vermeleri dostlara mutluluk ve güç, düşmanlara ise korku ve endişe vermektedir. Türkiye daima öz gardaşı olan Azerbaycan’ın yanında ve destekçisidir. Tarihi, soyu, mazisi, kültürü, dini ve dili bir olan Türkiye ve Azerbaycan münasebetleri çok güçlü ve sarsılmaz bağlarla bağlıdır. Bundan sonra da böyle devam edecektir. Çanakkale’den Afrin’e giden ve Karabağ’da da gerçekleşecek olan Türk Milletinin zaferleri iki devlet aynı millet olan Türklerin bitmeyen muzafferiyet tarihinin birer altın vesikasıdır. İnşaallah Karabağ’da Ermeni işgalinden kurtarılacak ve Azerbaycan hakkı olan topraklarının müstakilliyetini sağlayacaktır. Bu seminerler bu yolda yapılan çok güzel çalışmalardır. Bu faaliyetleri gerçekleştirenleri yürekten kutluyor ve teşekkürlerimi sunuyorum.

3-

Azerbaycan Türkleri, tarihte çok önemli başarılara imza atmış şerefli ve kahraman bir Türk topluluğudur. Azerbaycan Türkleri 1918 ila 1920’de Kafkasya kurultayını topladıktan sonra 28 Mayıs 1918 tarihinde Milli Azerbaycan Devletini kurmuşlardır.

Sıkıntılı geçen senelerden sonra Azerbaycan Türklerinin milli direniş ile tanınmış öncü kimliği; 20 Ocak 1990 yılında yine öne çıkmıştır. Bu tarihte Rus ordusu Bakü sokaklarını tankları ile bir kez daha işgal etmiş ve yüzlerce Azerbaycan Türkü şehit olmuştur.

 Azerbaycan Türkleri, Kafkasya bölgesinde en büyük Türk topluluğunu oluşturan; kültürel ve tarihsel birikimiyle en önde gelen Türk topluluklarındandır. Bu kahraman halk Bakü şehrini de milli uyanışın merkezi yapmışlardır.

Azerbaycan Türkleri sadece milli uyanıştaki öncü rolleri ile değil Türk Edebiyatı içindeki seçkin yerleri ile de öne çıkan bir Türk topluluğudur. Azerbaycan Türk Edebiyatının önemli şahsiyetlerine bakacak olursak; Hasanoğlu mahlasını kullanan Pir Hasan,Erzurumlu Darir, Kadı Burhaneddin ve Seyit Nesimi sıralayabiliriz. Daha sonra Habibi ile devam eden bu gelenek onaltıncı yüzyılda Fuzuli gibi dev bir sanatçı ile doruğa çıkmıştır.

 Azerbaycan Türk Edebiyatının önemli isimlerinden diğerlerini ise şöylece sıralayabiliriz: Mehseti Gencevi, Hakani Şirvani, Nizami Gencevi, Şems Tebrizi,  Vedadi. Vakıf,  Mirza Fethali, Zekir, İzzettin Hasanoğlu, Mirza Elekber Sabir, Ahmet Cevat, Cafer Cabbarlı, Ali Merdan Topçubaşı, Nesip Bey Yusufbeyli, Fethali Han Hoylu, Şeyh Muhammet Hıyabani, Mir Cafer Pişeveri, Prof. Dr. Ahmet Ağaoğlu, Prof. Dr. Ali Bey Hüseyinzade ve büyük bestekar, kompozitör Üzeyir Hacıbeyli.

Şimdi Türkiye’nin kardeş Azerbaycan ile yaptığı en önemli faaliyet olan eğitim hususuna bakacak olursak; Türkiye’nin hayata geçirdiği öğrenci projeleri kapsamında en önemli kontenjanların tahsis edildiği ülkelerden biri olan dost ve kardeş ülke Azerbaycan ile eğitim ilişkilerimiz çok eskilere dayanmaktadır. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren Türkiye’ye öğrencilerin gönderildiği bilinmektedir. Şimdi eğitimin Azerbaycan üzerindeki tesirlerini bir müşahhas misalle açıklamaya çalışalım.

19. Yüzyılın sonu ile 20. Yüzyılın başlarında Azerbaycan ve Türkiye’de büyük içtimai, siyasi, milli ve harsi hadiseler yaşanmıştır. Bu devirde Osmanlı Devleti ile Azerbaycan coğrafyasında yaşanan içtimai ve siyasi hadiseler dönemin münevverleri üzerinde derin izler bırakmıştır. Her iki Türk coğrafyasında yaşanan bu hadiseler tüm toplumun üzerinde tesirler sonucu Hüsiyenzade Ali Bey, Mehemmed Hadi, Abdullah Şaik, Hüseyin Cavid gibi mümtaz şahsiyetler özellikle kendi halklarının tarihi vetiresi içerisinde yaşadıkları sıkıntıları dile getirmişlerdir. Bu gibi şahsiyetler aynı zamanda Azerbaycan Türklerinin varlık mücadelesini de yazıya dökmüşlerdir.

Azerbaycan edebiyatında özellikle 1905 yılından itibaren millî bir tavır kendini gösterir ki, bu yıllarda milli bir duruş sergileyen ve eser veren sanatçılar arasında Hüseyin Cavid’in ayrı bir yeri vardır. Hüseyin Cavid, o dönemde kaleme aldığı değişik türdeki eserleri ile Azerbaycan Türkleri'nin verdiği milli kurtuluş mücadelesinin panoramasını ortaya koymuştur. Sanatçı, özellikle Namık Kemal, Abdülhak Hamit, Mehmet Emin Yurdakul, Rıza Tevfik Bölükbaşı ve Mehmet Akif  Ersoy gibi şahsiyetlerin sanatsal etkisi altında kalmış ve Türkçülük, İslamcılık akımlarının etkisi ile millî edebiyat cereyanı doğrultusunda bu yıllarda yazdığı pek çok eserinde vatan sevgisini ortaya koyarken birçok tarihî olayı da edebî sahaya aksettirmiştir. Azerbaycan edebiyatında milliyetçilik akımının yeşermesi ve yaşatılmasında önemli bir rol sahibi olan Hüseyin Cavid, Azerbaycan Türkleri arasında Türkçülük bilincinin uyanmasında da müstesna hizmetler vermiş bir yazardır. Yazar, “Deniz Tamaşası”, “Harb va Falakat” gibi şiirlerinde, “Azer” poemasında, “Şeyh Senan” ve “Uçurum” gibi piyeslerinde vatan sevgisini lirik bir üslupla dile getirmiş; makaleleriyle verilen bağımsızlık mücadelesinde halkının manevi dünyasını güçlendirmeyi amaçlamıştır.

Büyük yazar Hüseyin Cavid’in İstanbul günleri, kıymetli araştırmacı ve akademisyen Zhala BABASHOVA tarafından hazırlanan “19. YÜZYILIN SONU 20. YÜZYILIN BAŞLARINDA AZERBAYCAN VE TÜRK EDEBİYATI; HÜSEYİN CAVİD, TÜRK EDEBİYATI İLE ETKİLEŞİMLERİ” isimli doktora tezinde anlatılmıştır. Bu konu ile ile ilgili anlatılanlar Azerbaycan Türklerinin Türkiye’deki tehsil hayatları hususunda verdiği ipuçları bakımından önem arzetmektedir.

“Azerbaycan Cumhuriyeti Talebeleri” isimli değerli eserin kıymetli yazarları Adalet Tahirzade ile Oğuztoğrul Tahirli’nin uzun araştırmalar sonucu ortaya koydukları verilere göre Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelen ilk öğrenciler  1919 yılında dört talebe ve 1920 yılında 9 talebe ki isimleri de zikredilmiş; 1.Abdül Karbalayı Abbas oğlu Abdülov, 2.Sadi Hacı Hasan oğlu, 3.Mehemmedzeki Dursunzade, 4. Alimuhtar Yakub oğlu Hasanov, 5.Ali Meşedi Haspulat oğlu Kerimov, 6.Abdulla Tahirov, 7.Mehemmed Bey Helef Bey oğlu, 8.Aliyusuf Meşedi Abdutalıb oğlu Caferov, 9.Mehemmedhanife Zeynallı’dan müteşekkildir. Tabii ki bu talebeler bu rakamlarla sınırlı kalmamıştır. Nitekim bu değerli kitapta verilen isimlere baktığımızda yukarıda sayılan isimlerin dışında da Türkiye’de tahsil görmeye gelen talebelerin mevcut olduğu görülmektedir.

Türk Cumhuriyetlerinin istiklallerini kazanmalarından sonra hayata geçirilen ve 1992 yılından itibaren başlatılan Büyük Öğrenci Projesi yani diğer adıyla Türk Cumhuriyetleri ile Türk ve Akraba Topluluklarından Öğrenci Getirme Projesi, hiç şüphesiz ki öncelikle beş Türk Cumhuriyeti’nin ihtiyaçlarına binaen başlatılmış bir proje idi. Projenin ilk başlangıcında bu beş Türk Cumhuriyetinden toplamda on bin öğrenci getirilmiş idi. Daha sonraları ihtiyaçlara göre en az yüzelli (150)şer yükseköğrenim öğrencisi getiriliyordu.

Azerbaycan’ın ihtiyaçlarına göre ayarlanan kontenjanlar, iki ülke arasında ki anlaşmalarla hayata geçiriliyor ve daima bir reel karşılığı oluyordu. Bunun neticesinde bugün mutlulukla görmekteyiz ki Azerbaycan’da Türkiye’yi tanıyan, seven, bilen ve ikili ilişkilerimizi daima ileriye götüren seçkin bir Türk münevver çoğunluğu vardır.

 Türkiye-Azerbaycan Eğitim İlişkilerinda Bugünkü Durumu ise şöyle özetleyebiliriz;

 Dost, müttefik ve iki kardeş ülke olan Azerbaycan ile Türkiye arasında her alanda olduğu gibi eğitim alanında da hızla ileriye giden ve başarılı sonuçlar veren bir seyir izlendiği aşikardır. Bu çerçevede ki en önemli kanıt ise Türkiye’de okuyan Azerbaycan Türklerinin sayılarıdır. Mutlulukla görüyoruz ki; Türkiye’de 2016-2017 eğitim-öğretim döneminde yeni kayıt yapan Azerbaycan Türkü talebe sayısı 3493’dür. 2017 yılı itibariyle ise; ön lisans talebe sayısı 805, lisans talebe sayısı 11485, yüksek lisans talebe sayısı 2177 ve doktora talebe sayısı ise 411’dür. Türkiye’de yüksek öğrenim gören Azerbaycan Türkü öğrenci sayısı 2017 yılında toplam 14878’e ulaşmıştır.

Bu rakamlar bizlere ümit vermektedir. “Bir millet iki devlet” olan ve sevinçte ve kederde ortak olan Azerbaycan ve Türkiye Türkleri sonsuza kadar bu iyi ilişkilerini devam ettirecektir. Dostlara ümit ve düşmanlara korku salacak bu birliktelik, Büyük Türk Milleti’nin geleceği üzerindeki en büyük teminattır. Bu birliktelik ile Türkler yeniden mükemmel bir medeniyet kurmanın adımlarını atmışlardır. Türkiye ile Azerbaycan kardeşliği, dostluğu, birlikteliği yeni ve güzel gelişmelerin müjdecisidir.

Türkiye ile Azerbaycan; ayrılmaz bir vahdetin şahikadaki en güzel  şaheseridir.

4- Türkiye ile Azerbaycan gençliği bu büyük Milletin iki öz evladı olan gençler; hiç şüphesiz ki Sizlerin şahsında tecessüm ettiği gibi Talebe Yardım Fondu misalinde olduğu gibi bu kardeşliği ebediyyen yaşatacak ve dünyaya mümeyyiz yani seçkin bir örnek olacaklardır ve olmaktadırlar.

5- Hazreti Muhammed Mustafa Efendimizi (SAV) şu hadis-i şerif’de buyurduğu gibi; "Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar."

Daima kardeş olduğumuzun şuuru ile hareket etmeli ve her zaman seminer, sempozyum, panel ve çalıştay gibi ilmi faaliyetleri sürdürmeliyiz.

Sizin bu kaliteli İRFAN Dergimiz gibi basın-yayın faaliyetlerine önem vermeliyiz.

Daima dikkatli olmalı ve fitneye sebep olacak unsurları yok etmeliyiz.

Özellikle talebe yetiştirme hususunda çok çalışmalı, her sahada kaliteli elemanlarımızın olması hususunda titiz davranmalıyız.

Çalışmak ibadettir düsturu ile her anımızı dolu dolu geçirmeli ve topluma öncü olacak bir gençlik için eğitim faaliyetlerimizi artırmalıyız.

6- Başta Muhterem Ahmet Tecim Beyefendi olmak üzere İrfan Dergisi çalışanlarına çok teşekkür ederim. Azerbaycan’da öz evimde gibi ağırlandım.Çok mutlu bir seyahat oldu, güzel faaliyetler icra ettik. Faaliyetlerinizin artarak ve daha da üstün başarılar göstererek devam etmesini Allah-u Teala’dan niyaz ederim.

Azerbaycan öz vatanımız ve Sizler de öz gardaşımızsınız. Gardaşlığımız sonsuza kadar hep bu minval üzere devam edecektir. Ne mutlu ki bizler iki devlet bir millet olan büyük Türk Milleti’nin evlatlarıyız.

PAYLAŞ:                

İRFANDAN

irfandergisi.com

ŞƏRHLƏR

İlk şərhi yazan siz olun!

Şərh yaz