Zikir Kardeşliği

Zikir Kardeşliği

Dünya dergahında agâh olan her varlık zikir halindedir. Agâh ve âkil olanlar ise hem zikir hem fikir halindedir. Enfüsî ve âfâki ayetleri okuyan, anlayan ve dinleyen nasıl zâkir olmasın?

 Ancak ne hazindir ki, en fazla tefekkür ve zikretmesi gereken insanoğlu bu konuda en fazla gaflete düşen varlık olmuştur.

Zikir; hatırlamak, anmak demektir. Sevenin, sevdiğini söylemesidir. Çünkü seven sevdiğini sevdiğine söyler. Söyledikçe mutlu olur. Huzur bulur. Sevmek, sevilmeye açılan kapıdır. Her nereye baksa onu hatırlatan bir şeyler görür. Hep onunla olmak diler. Onun bir sözünü duysa kalbi ürperir. İşte kalplerin yalnız Allah’ı zikretmekle mutmain olması ve Allah’ın ayetlerini duyan mü’minlerin kalplerinin ürpermesi böyledir.

Peki nisyanda ve isyanda olanların kalbinin huzur bulması mümkün müdür? Ya bu dünyada unuttukları Yaratan’ın yarın ruz-i mahşerde onları unutması nasıl dehşetli bir manzaradır aceb?

 

Halbuki insandan başka bütün varlıklar sanki kolkola girmiş, kainat zikir halindedir.

 

“Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O'nu tesbih eder; O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur; fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız. Doğrusu O Halim olandır, Bağışlayan'dır. (İsra, Suresi, 17-44)

 

Cansız zannettiğimiz varlıkların bir canı var sanki. Güneş onun aşkıyla yanarak zikrini yapmakta. Ağaçlar, hayvanlar, ay ve yıldızlar bu zikir meclisinin müdavimleridir:  

  

“Göklerde ve yerde olanların, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanların ve insanların birçoğunun Allah'a secde ettiklerini görmüyor musun? (Hac Suresi 22/18)

 

Gökte bir halka halinde ahenkle uçan, her mevsim bir dergaha göçen kuşların kendi lisanlarında zikir halinde olduklarını söyler Mevlâ:  

 

 “Göklerde ve yerde olan kimselerin, sıra sıra uçan kuşların Allah'ı tesbih ettiğini görmez misin? Her biri kendi niyaz ve tesbihini bilir. Allah, onların yaptıklarını bilendir.” (Nur Suresi 24/41)

 

Zerreden küreye bütün kainat hareket halindedir. Hareket etmek ise canlılık alâmetidir. Yerde ve gökte her ne var ise varlık gayesinin gereği her dem zikir, tesbih, tehlil ve secde halindedir.

 

Her neye baksa gözün bil, sırrı Subhan ondadır

Her ne işitse kulağın mağz-ı Kur’an ondadır.

 

Ancak herkes kainatın bu çok sesli zikrini duymaz. İbret gözü ile gezmek ve görmek gerekir. Kafa gözüyle görüp ibret alanların kalb gözleri de açılır.

“Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, orada olanları akledecek kalbleri, işitecek kulakları olsun. Ama yalnız gözler kör olmaz, fakat göğüslerde olan kalbler de körleşir." Hac Suresi, 22/46

 

Allah, emaneti dağlara teklif etmişti de dağlar yükün ağırlığından çekinip, imtina eyleyip af dilemişlerdi. Onların canı yok mu sanırsın. Taşlar O’nun korkusundan ufalanıp, parçalanıp yuvarlanırlar. Onların canı yok mu sanırsın? Kalp gözü ile bakmayanlar taşların arasından çıkan suyun yalnız şırıltısını duyar. Kalb gözü açılanlar ise o şırıltıdaki zikri duyarlar. 

 

“Çünkü taşlardan öylesi var ki, içinden ırmaklar kaynar. Öylesi de var ki, çatlar da ondan su fışkırır. Taşlardan bir kısmı da Allah korkusuyla yukardan aşağı yuvarlanır. Allah yapmakta olduklarınızdan gafil değildir.” Bakara(2/74)

 

 

Varlık, var olmak için bir başka varlığa muhtaç olmayandır aslında. Muhtaç olanlar, bir gün fena bulacaklardır. Fakat bu zıllî varlık aleminde var edenin rızasına uygun hareket ederler. Gölgenin sahibinden gayrı varlığı mı vardır? Bir kere gün batmaya görsün. Gölgeler yok olunca yalnız gerçek varlık kalır. Kainata bu gözle bakan kişi dünyanın yalnızca bir “Vahdet dükkanı” olduğunu görür. Vahdet dükkanında kesret gören ise şaşı değil midir?

 

Bade birdir, saki bir meclisteki yaran da bir

Badenin keyfiyetini kimdir elvân eyliyen

 

Cemâlinin hüsnünün tecellisi olan bu vahdet dükkanın incisi ve en ibretamiz varlığı ise insandır:

 

Alem onun hüsnünün şerhinde olmuş bir kitab

Metnin istersen Niyâzî, sûret-i insana bak.

 

Madem ki kainat Subhan’ın tecellisidir, o halde her şeyde bir güzellik vardır. Görmüyorsam bozukluk özümdedir, gözümdedir.    

Madem ki cümle varlık her dem onun zikrindedir? Sevilmeye ve sayılmaya layıktır. Toprağı hor görmemeli, sert basmamalı.

Yaş ağacı kesmemeli. Aksine sayısını çoğaltmalı.

Karıncayı ezmemeli.

Ya insan.

 

Ten tahtıdır bu canın can tahtıdır cananın

Ey Niyâzî şüphesiz ol bî-mekân sendedir.

           

            Uyan ey gözlerim gafletten uyan. Zikrile Hakk’ın rengine boyan. Baksana cümle varlık zikirde. Arif olan fikirde. Bu meclis-i zikirde cümle varlık Hu diyor. Dağlar kardeşin, taşlar kardeşin. Güneş kardeşin, ay kardeşin. Gir kardeşlerinin koluna ve düş Hakk’ın yoluna.

            Yarın âh etmeden bugün âgâh ol.

PAYLAŞ:                

İRFANDAN

irfandergisi.com

ŞƏRHLƏR

İlk şərhi yazan siz olun!

Şərh yaz