Yaş

Yağmur taneleri..…… kimler beklemez ki onları….otlar, çiçekler,   ,üzeri tozlanmış karıncalar, çatlamış topraklar kuruyan dudaklar…..

Her yağmur tanesinin   kaderi farklı yazılmıştır.Öyle damlaları  vardır ki  insanın bedenen teşekkülünde ilk unsur ,  akrep  zehirinin suyu , Gülde şebnem  kurtta  salya,işçinin alnındaki ter,aşığın gözündeki yaş ve çocuğun burnundaki sümüktür….

“Canlı olan her şeyi sudan yarattık” diye buyrulur(Enbiya:30)Hayatın hammaddesi sudur.Her bir yağmur tanesini indiren vazifeli melekler vardır.Damlayı yaratan ona değer atfederek bütün hayatı onunla başlattığı için atar gibi, kovar gibi indirmez onu.Yağmur ,salınarak ahenkle,incitmeden ,acıtmadan , acele etmeden bir meleğin himayesinde  aşağılara iner.Dünyamızın % 71 i sudur.Yaklaşık aynı oranda su da bedenimizde  de  mevcuttur.Ter ve gözyaşı deniz suyu gibi tuzlu değil midir?

Su,YAŞlık manasına gelir.Su yoksa kuruluk vardır.Kurunun olduğu yerde hayat yoktur.İnsan ömrü matematiksel olarak yaş kavramı ile ifade edilir.Her kelimenin eş anlamlısı ve yakın anlamlısı olduğu halde  yaş isminin alternatif kullanımının olmaması ilginçtir.Bu ilginçlik suya alternatif içeceğin olmamasına benzer

“YAŞın kaç ?” deriz. kaçmak fiilinin türediği kaç fiil kökünün  yaş sormak için kullanımında ince manalar vardır.Yaş ve ömür kaçarak  gider.YAŞını sorduğumuz insandan  kaçıp giden yıllarının matematik diliyle ifade etmesini istemekteyiz.Ölüm gelene kadar yaşam kaçmak üzere programlanmıştır.

Ömrü ifade  ederken  sayısal olarak su çağrışımı yapan yaş ismi kullanılır.Yaş ile YAŞam, YAŞantı, YAŞayış,YAŞlanmak,YAŞlılık,YEŞil =YAŞıl) arasında ince bağlantılar vardır.YEŞil( doğru  hali:YAŞıl)  sıfatı yaş isminden  türemiştir.Yaşın  olduğu yerde su  ve suyun neticesi olarak ta  yeşillik çayır çimen vardır.Çöllerde yaş,yaşlık olmadığı için yeşil ve yeşillik yoktur.Bahar , ağaçlara çiçeklere tohumlara suyun teşrif edişi ile YEŞillenmenin başlaması manasına gelir.Suya gül kadar  olmasa da dikenlerinde ihtiyacı vardır.

Sular arasında da kademeler ve derece farkları vardır.Kan ,ter ve gözyaşı mukaddes kabul edilmiştir.

İnsanın maddi varlığının başlangıcı su ile başlar.kemikleşme etlenme ve yağlanma ile devam eder.Anne karnında bebek sudan bir havuz içerisinde gibidir.Doğum ile  yaş,YAŞam ve YAŞlıklar başlar.yeni doğan bir bebeğin % 70 i ,prematüre bebeklerin % 80 i  sudur. Çocuklar yetişkinlere nazaran daha fazla su kaybederler ve daha fazla suya ihtiyaçları vardır.

Yetişkinlerin bedeninin % 50-60 ı sudur.Beyin dokusunun % 85 i sudan müteşekkildir.Yetişkinliğin ve dinen mükellef olmanın kavşak noktası da su ve suyun tezahürlerinden sayabileceğimiz kandır.Susuzluğa 7-12 gün dayanabilen insan açlığa 35 güne kadar dayanabilir.

İhtiyarlığa YAŞlanmada denir.Sulanma manasına gelen YAŞlanmaya(sulanmaya) inat ihtiyarlıkta  derilerde kuruma  ,çatlama başlar.Kırışmış bir el  susuz kalmış bir toprağın çatlaması  gibidir.ihtiyarlıkta   gözlerde yaş artarken  salyaya tükrüğe  idrara hakim olamamak şeklinde YAŞlıklar başlayabilir.Bir başka ifade ile organlar vazifelerini eskisi gibi yapamamaya yani  işlerini sulandırmaya başlarlar.İhtiyarlık diğer yaş devirlerine nazaran en az suya ihtiyaç duyulan devirdir.

Kuranı kerimde Allahın arşının su üzerinde olduğu Müslim hadisinde ise  şeytanın arşınında etrafı yılanlarla çevrili su üzerinde olduğu  geçmektedir.Hangi taraftan bakılırsa bakılsın  su stratejik öneme haizdir.

İbadetler bayramlar hediyeleşmeler insan yüreğini imansızlığın ,gafletin,şehvetperestliğin çoraklığından kurtaran sulama ,olgunlaştırma faaliyetleridir.Necip fazıl çilesini bir cümlede şifrelemiştir:”tomurcuklanma derdinde olmayan ağaç  kütüktür”Muhammed bahardır,” Kuran bahardır”,” hadis kitapları bahardır”,Allahın gören gözü tutan eli olan alimler  de bahardır.Bahar ,tabiatı  abad ederken bu sayılanlar bahardan aşağı kalır değil ya?

Her insan yaşın kuruyacağını ve ömrün  daim olmayacağını bilir.Ölüm ,yaş,yaşam ,yaşantı,yaşayış,yeşillik gibi olgulardan uzaklaşmaktır.Bir başka ifade ile ruhen yaşarken bedenen kurumaktır.Tarih boyunca insanlar kurumamayı yok olmamayı istemişlerdir.Yaşamanın  başlangıcını  ve devamını sudan bildikleri için sonsuzluğun da su ile  olacağını bilerek abı hayat manasına gelen  ve içenlere ölümsüzlüğü daimi yaşamayı vaat eden  efsanevi su kavramını üretmişlerdir.

Hikaye olduğunu kabul ederek kaynağından ziyade manasına yönelerek Hz.Süleyman hakkında bir kıssa ile bu  yazının yaşamını kurutalım:

Hz. Süleymana sonsuz hayatı bahşedecek olan  abı hayat getirilir.Süleyman peygamber insanlardan ,meleklerden ve  hayvanlardan müteşekkil meclisi toplar ve abı hayatı içip içmemeyi istişareye  açar Meclisteki herkes içilmesi yönünde teklifte bulunur.Süleyman peygamber içmek üzere iken bir kirpi özür dileyerek :

“Ey Peygamber bu abı hayat sadece sana mı mahsus yoksa tüm sevdiklerin akrabaların içebilir mi?” der.

Süleyman Peygamber sadece kendisine mahsus olduğunu söyleyince ,kirpi:

“Bağışlayın beni ey  Ey Ulu Peygamber siz içip ebedi yaşama kavuşunca tüm  ailenizin akrabalarınızın dostlarınızın komşularınızın evlatlarınızın torunlarınızın onların torunlarının

tanıdığınız herkesin ölümünü göreceksiniz bunları vereceği ölüm ayrılığının ve hicranın acısını bir düşünseniz derim….

Süleyman peygamber düşünür düşünür  ve “haklısın” diyerek abı hayatı içmeyerek yere döker….

Sonsöz:Abı hayat yere dökülebilir  israf olmaz . Ama normal suyun israf edilmemesi gerekir.Biz , nehrin kenarında dahi  suyun israf edilmemesi gerektiğini talim eden bir medeniyetin mensuplarıyız….

PAYLAŞ:                

İRFANDAN

irfandergisi.com

ŞƏRHLƏR

İlk şərhi yazan siz olun!

Şərh yaz