Seninle Mevsimler Hep Bahardır
Gel, ey Muhammed, bahardır…
Dudaklar ardında saklı
Âminlerimiz vardır…
Hacdan döner gibi gel;
Mi’râc’dan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!
Ünlü türk şairlerinden Arfi Nihat Asyayı az çok şiirle, edebiyatla ilgisi olan herkes tanır. Arfi Nihat Asya ile adeta özdeşleşen nat-i şerifi bizi yüz yıllar ötesine götürüyor adet.a Mekkenin Peygamber öncesinde şirk, zulüm ve adaletsizlik kokan sokaklarına, medinenin Rasulullahın gelişi ile seçkin bir şehir haline bürünen semasının altına götürüyor.
Seccaden kumlardı…
Devirlerden, diyarlardan
Gelip göklerde buluşan
Ezanların vardı!
Mısralarında çöllerda sanki hala rasulullahın ayak izleri varmışçasına, her kum tanesinin onun aşkı ile yanıp kavrulduğunu ifade ediyor sanki. Bilalin gök kubbede çınlayan ezan sedaları hala yüz yıllar ötesinden kulaklarımızın pasını siliyor.
Mescit mü’min, minber mü’min…
Taşardı kubbelerden Tekbîr,
Dolardı kubbelere “âmin!”
Ve mümin olmak sadece insana has bir olgu değil, kainatta var olan, yaratılan her şeyin iman edebileceğini ve bu bahtiyarlığa nail olabileceğini ifade ediyor yukarıdaki mısralarda.
Onun kapısına gelenler, onun dost kapısında kendisine abı hayat arayanlar hep onda dirildiler ve onun yanından mümin olarak döndüler:
Kapına gelenler, yâ Muhammed,
-Uzaktan, yakından-
Mü’min döndüler kapından!
Merhum şairi rahmetle ve minnetle anarken İslam insanının Rasulullahı kendisine rehber seçmiş ve onun sünneti seniyyesini hayatına düstur edinmiş bir müminin duruşuna kısaca değinelim.Rasulullahı seven insan nasıl sevmeli ve onu nasıl anlamalı.
Muhterem bir büyüğümüz ‘’islam zarif insan işidir’’ diyor. İslam hazreti muhammedin şahsında müşahhaslaşan en saf ve en güzel ahlakı öğreten bir dindir.
Biz belki de her sabah yataklarımızdan kalktığımızda ve her akşam uykumuza dalarken en büyük hamdü senaları etmemiz lazım; önce Allahın bize bahşettiği nimetlerden ötürü ve sonra da Hazret Muhammed gibi bir peygambere ümmet kıldığı için.
Evet ümmet olmak.
Ait olmak.
Kutlu bir insan topluluğuna, kutlu bir önderin arkasınca ait olmak.
Ne güzel söyler bir İslam büyüğü:
Allaha sahipsen neden yoksunsun, Allahtan yoksunsan neye sahipsin’’
bu ifade Cenab-ı hakkın en sevgilisi olan gözümüzün nuru rasuller rasulu efendimiz için de söylesek acaba yanılmış olur muyuz.?
Onun şefkati, onun merhameti ve onun engin, sonsuz ümmet sevgisi bizim ondan yoksun olduğumuzda neleri kaybedeceğimizi açıkça göstermiyor mu?
Özelde Türkiyede genelde de bütün İslam coğrafyalarında Rasulullhın doğum günü bütün Müslümanlar tarafından hasretle ve hararetle kutlanıyor.
Ne mutlu güzel bir sünnetin başlamasına vesile olanlara. dünyada‘’kutlu doğum haftası’’adı altında kutlamalar yapılıyor. İnsanlar fevc fevc bu programlara iştirak edip, hazreti rasulu tekrar tekrar hatırlıyorlar.
Her zaman her gün ve her saat bizim onun ışığına o kadar ihtiyacımız var ki. Onun ışığına ve ondan aldığımız enerjiye.
Acaba asrı saadet denilen gelmiş geçmiş en mübarek zaman dilimi bizlere neyi anlatıyor.
Canından ve her şeyinden geçebilen yiğitler onun neyine aşıktılar. Malını mülkünü her şeyini veren Hazreti Ebu Bekir onda ne buluyordu da onu bütün varlığı ile seviyordu… hazreti ömer onu öldürmeye gelirken onda dirilmişti… Hazreti Ali daha genç delikanlı iken ona bir şey olmasında bana olsun diyerek hicret serüveninde ölümü göze alarak onun yatğına yatmıştı. Hazreti Osman bütün malını mülkünü onun istediği istikamette infak etmişti. Bunlar asrı saadet ikliminde baş rolde olan ve Hazreti rasulun en yakınında olan can feda olmuş, cennetle müjdelenmiş yüce insanlardı.
Şimdi biz, nasıl yapmalıyız ki onun derayasından kendimize bir katre nasip düşsün.
Üstad necip fazıl ne güzel ifade ediyor onun ve onun yolundan giden sonsuzluk kervanının abide şahsiyetleri için:
Sonsuzluk kervanı ardınızda ben
Üç ayakla seken topal köpeğim..
Bir verin kermeniziden
En güzel terennümlerle yıllar yılı onun aşkı ile yanıp kavrulan yürekler onu ne kadar anlatabildiki:
Nazarыn kalbe шifа, sюzцn hikmet incisi,
Hangi dertli kavuшsa, olur bahtiyar sana!
Misk kervanы kapыnda karar kыlmышtыr Senin,
Nebиlerin diliyle, hep юvgцler var Sana!...
Diye feryat eden şairin inleyişleri de onun aşkı ve muhabbeti için değil mi?
Yüz yıllar geçti. Ama Muhammed ümmeti onun bir an olsun bile unutmadı. Onun kutlu nefesi dünyanın bütün coğrafyalarına can verdi. Onun adı ile gidilen her yerde bir bahar mevsimi yaşandı. Dili, ırkı, milliyeti, ülkesi farklı nice insanların ortak paydası o oldu.
Onun ikliminde hep güzellik, letafet, nezaket vardı. Onun ikliminde hep gül bahçeleri vardır. Onun ikliminde hep meltemler insanın ruhunu okşar ve sevgi ile büyütür.
Onunla bütün mevsimler bahardır. Ve ona bakan her göz, ona dönen her yüz aydınlıktır. Ve her zaman ‘’yevme tebyaddu vucuhimim’’sırrında olacalardır ona bakan yüzler.
ŞƏRHLƏR