Kuran-I Kerim’de Zikir – 2

Kuran-I Kerim’de Zikir – 2

Eğer bize bir defalığına sunulan hayat imtihanını başarmak istiyorsak bunun formülü bellidir

1-Kıyamete kadar Rabbimizden mühlet alan şeytan  “ ihlaslı”  kullarını aldatamıyacağını söylediğine göre , çok cetin de olsa amellerimizi ve niyetlerimizi ihlasla bezemek mecburiyetindeyiz. 

2- Günaha da sevaba da meyletme kabiliyetinde yaratılmış olan nefsimizi tezkiye ve terbiye etmektir.                                           

 

Allah’ı zikretme konusunda iki şeye dikkat çekiliyor ki hüsrana uğramayalım diye“ Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar hüsrana uğrayanlardır” “Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar”Nur S.37.

 Yine aynı hususta bir başka ayet-I kerime de asl olanın, kalıcı olanın ve bel bağlamaya değecek olanın ne olduğunu çok güzel anlatır: “Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür; ölümsüz olan iyi işler ise Rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır”. Kehf S.46

Çok manidardır ki Rabbimiz zikr okuyanlara da kasem etmiştir: Saf saf dizilmişlere, toplayıp sürenlere, zikir okuyanlara yemin ederim ki, ilâhınız birdir Saffat s.1-4.Namazımızı dahi onu anmak için kılmıyor muyuz? “ beni anmak için namaz kıl.”Taha S.14

Zaten Allahı çokça anmak bizlere rabbimizin apaçık emri değil mi? “Ey inananlar!  Allah'ı çokça zikredin.” Ahzab  O halde var gücümüzle O’na yönelmeliyiz. Bu da O’nun bizden isteği:

“ Rabbinin adını an. Bütün varlığınla O'na yönel.”Müzzemmil S.8

“Sabah akşam Rabbinin ismini yâdet” İnsan S. 25

“ Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an. Gafillerden olma.” Araf S. 205

         Zaman zaman ayeti kerimeler ve hadisi şerifler münafıkların sıfatlarını da sıralar ki biz öyle olmayalım diye. İşte bunlardan bir ayet-i kerime:

“Şüphesiz münafıklar Allah'a oyun etmeye kalkışıyorlar; halbuki Allah onların oyunlarını başlarına çevirmektedir. Onlar namaza kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah'ı da pek az hatıra getirirler” .Nisa S.142

            Hal böyle iken Rabbimizi nasıl olur da çok zikretmeyebiliriz ki.

 

Bakara Suresinin 151. ayeti aynı zamanda peygamberin tezkiye özelliğine  işaret etmektedir.   “ Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab'ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resûl gönderdik.” Peşinden gelen ayette  “ Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin! ” buyruluyor.. Yani, rabbimizin bizi anması demek beni ibadetle ananı, ben de rahmetle anarım, bana dua edenin duasını kabul ederek icabet ederim, dünyada beni hatırlayanı, ben de ahirette hatırlarım, rahat iken beni hatırlayanı, ben de onu sıkıntılı iken hatırlar, yardım ederim, şeklinde anlaşılmalıdır. Müfessirler bu ayette geçen topluluğun melekler olduğunu Ifade ediyorlar. Nefis taşıyan insanın kendisini anmasından hoşnud olan Rabbimizin, insanın yaratılışına itiraz eden meleklere “ben sizin bilmediklerinizi bilirim” demesine adeta bir telmih ve atıf vardır. İnşaalah bu hususdaki hadisi şerifleri “Hadislerde zikir” konusunda ele alacağız.

Bizlere kitabı öğreten Efendimiz(s.a) Allahı zikrederek temizlenip felaha erebileceğimizi yine Rabbinin sözleriyle hatırlatıyor : “Temizlenen, Rabbinin adını anıp O'na kulluk eden kimse kuşkusuz kurtuluşa ermiştir” A’la S.14 -15.

“…Allah'ı çok zikredin; umulur ki kurtuluşa erersiniz”Cuma S.10

“..Allah'ı çok anın ki başarıya erişesiniz” Enfal S.45

Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'I hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler. Al-i imran 135

peygamber(a.s)’ın geceleri gözyaşları dökerek Rabbini zikredip tefekküre daldığı Al-i İmran Suresinin 191. ayetini bizler de alışkanlık haline getirmeli vird edinmeliyiz. “Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ıanarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!”

 

Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir. Ahzab S.21

           

            Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikretmek isteyenlerle gelecek sayımızda,hadislerde zikir konusunda buluşmak ümidiyle…

PAYLAŞ:                

İRFANDAN

irfandergisi.com

ŞƏRHLƏR

İlk şərhi yazan siz olun!

Şərh yaz